7 Haziran 2013 Cuma

DİREN!

Her ne kadar yandaş medyanın çizgi filmlerine maruz kalmış olsak da hepimiz er ya da geç duyduk onları. Hatta yaşadık bazılarımız.
Üç maymunu oynayanların elinde maymun olmamız bekleniyor. Aptal yerine konuyoruz yani. Ama değiliz. Değiller.

“Peki nedir bu direniş kardeşim?” diyenler var ki bu da bir kazanımdır. Ne olduğunu bilmediğin bir şey hakkında konuşamazsın. Konuşulmayan bir şey susturulmuş kafaların sonucudur ki bunu hiçbirimiz istemeyiz herhalde.

Neyin kavgası bu?
Üç beş ağacın kavgasıymış öyle diyor birileri. Bu başkaldırının altındaki nedeni göremeyen kör zihniyetliler diyor öyle. Terörist diyorlar onlara. Oh olsun diyorlar.
Kör zihniyet işte... Altın semeri de olsa eşek yine eşek...
Ama kimi kesimin kafası karıştı. Aslında hepimizin kafası allak bullak... Kimi her kafadan bir ses çıkmasından kimi biber gazından.








Fotoğraflar düştü internete... Önce kitap okuyan, polislere de okutan insanlar vardı o fotoğraflarda... 











Sonraları bir vahşet fotoğraflandı... İster arbede de... İster yapılan zulüm de... Şiddet yada... Orantısız güç belki de. Olan yine çapulculara oldu.





Ama iki ağaç nasılsa, yerine yüz tane dikerler nasıl olsa değil mi?!






Bütün bunların tek iyi yanı o gençlerin söktürtmedikleri ağaçların gölgesinde nefes almalarını hatta kendi çabalarıyla kütüphane bile yapmış olduklarını görmüş olmamızdır.





Bütün bunların arasında halkın bir bütün olması, dayanışmasıdır, gözlerimizi yaşartan, gaz bombası değil...


 Farklı kesimlerden, farklı inançlardan, farklı düşüncelerden insanların birbirine omuz verdiğini görmüş olmamız. Hatta bir Fenerbahçe taraftarının Galatasaray taraftarına limon vermiş olması bile bir umuttur.
Umudu olan bir insanı öldüremezsin.
Umut insanı hayatta tutandır.
Geleceğin umutları, şimdi o meydanda, Taksimde, Barış Meydanında, Gündoğdu’da.


Direniş her yerde. Her şehirde,her meydanda, her zihinde.
Diren çünkü direndiğin kadar kazanırsın.
Üç beş ağaç değil. Hayattır mücadele etmemizin sebebi. Hayır demek, karşı çıkmak, bir şeyler söyleyebilmektir. Bugüne kadar yapılanları dökmektir bir bir ortaya ki demokratik rejimlerde çoktan yapılmış olması gereken bir şeydir bu. Gerekliliklerini bile yerine getiremeyen, getirmeyen rejimlerin sonu genelde aynı olur. Halkına bu şekilde davranan padişah bozuntularının (ki padişah onuru,asaleti sizde ne arar!) sonu da.

Yalnız şunu da unutmamak lazım ki haklıyken haksız duruma düşme olayı da var bütün bunların dışında.
Yaptığımız bir yanlış hareket bütün haklı davaları düşürebilir.
O yüzden şunu unutmamalıyız meydanlarda demokrasi, adalet savaşı veriyoruz. Savaş çıkarmak, zarara ziyana neden olmak değil niyetimiz. Bu her iki taraf için geçerli, hatta bütün taraflar içinde.
Yaptıklarımız, yaptıklarınız, sizi toplumun bağrına da basar, toplumun sizi ötekileştirmesine de neden olur.

Burada maksat doğru olanı yapmak, doğruyu bilmeyene doğruyu öğretmektir. Yanlışı devam ettirmekte ısrar eden içinse yapılacak bir şey yoktur artık, o vaka kayıp vakadır.


Buse Karaayak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder