Her şeyin canı cehenneme. mutsuz ölmeyeceğim.
22 Ağustos 2013 Perşembe
6 Ağustos 2013 Salı
ZAMANIN DIŞINDA KALANLAR
Akışına bıraktığım bir şey var ortada. Ama
göz önünde olmayan bir şey aynı zamanda bu. Anlamsızlıkların,
ıssızlıkların ortasında bir şey. Süregelişine karşı çıkmadığım ama gelişine de
razı olmadığım.
...
Takip etmem için bırakılmış
ekmek kırıntıları var. Ama yürümek istemiyorum. Kırıntıların verdiği hüzün çok
büyük. Ve bırakılmışlığın geride...
Yalnız değilim artık. Ben
varım bende. Yeni keşfettiğim bir ben. Oysa ki alışmıştım yalnızlığın o yosun
tutmuş yüzüne. Yalnızlığıyla ayakta duran biriydim ki ben yanında birini
hissetmek farklı.. Çok farklı...
İki şey arasında kalmaktan
o kadar yoruldum ki. Karar verememekten. İki çizgi arasında gidip gelmekten.
Siyah mı beyaz mı? Gökyüzü mü deniz mi yoksa?
Ölüm mü yaşam mı?
Olasılıklar
çok. Yollar çok. Gidecek insan yok. Kalmak mı gitmek mi belki de?
Biri olmaktan o kadar
sıkıldım ki. Biri olup, kriterlere göre düzenlenmekten. Sınırları olan
insanların, bana sınır koymalarından, sınırsızca, nerede duracaklarını
bilmeden, üzerime gelmelerinden.
Hiç bir şey olmak istemiyorum. Yada hiç bir şey olmak istiyorum
zaman zaman.
Hiçbir yerde, hiçliğin orta yerinde, bir hiç gibi buluyorum
kendimi zaman zamanda.
Sıra dışı bir hikayenin sıradan bir karakteriyim.
Satırlarda ruhunu tanımlayamayan.
Zamanın boşluklarını dolduran sadece.
Zaman
geçmek bilmiyor ve ben tükeniyorum gittikçe. Kelimeler bitiyor, ve sayfalar
tükeniyor sonra.
Enerjimi çalıyor birileri ve ben satıyorum ruhumu, acılarıma
ilaç olacak birine.
Kalan bir şey yok artık.
Zaman dışında her şey tükendi.
BUSE KARAAYAK