7 Nisan 2013 Pazar

BABA!




Ama çok özledim... Ve gerçekten çok ama çok özledim...
 Eksik olsan bile kabulümsün. Yeter ki ol yanımda. Seni bir daha ancak rüyalarımda görebilecek olduğum gerçeği canımı acıtıyor, çok acıtıyor. Sana son kez veda ettiğimi bilseydim, seni son kez görüşümde. Sıkı sıkı sarılır, bırakmazdım seni. Baba! Burada olup, canımı acıtmana da sana hasret büyümeye de razıyım.
Sana uzak olmaya alışmıştım ben ama orası çok uzak! Orası çok uzak... Ve soğuk...Ve toprak...Anlıyor musun?
Bir şeyler hep eksik olacak sanki, sen yoksun diye. Bana miras bıraktıkların benim canım oldular. Ailem oldular. O üç kişi var diye ayakta kalabiliyorum.
 Seninle paylaşacağımız çok şey vardı daha... Çok erken gittin! Bizi yanlışlarla dolu bir geçmişe mahkum bırakıp gittin. 6 yıl oldu ama hala alışamadım. Alışamadım gidişine. Sanki uyandığımda çıkıp gelmiş olacaksın. Duracaksın yanı başımda, diyeceksin “Ben geldim”. Hiç birşey düşünmem ve sarılırım sana. Topraktan gelsen bana, sanki yeni doğmuş gibi. Kabul ederim seni  tüm eksikliklerinle. Sorgulamam seni. Yanlışlarını yüzüne vurmam.
Yağmurları çok seviyorum. Neden biliyor musun? Seni bana getirdiğini düşünüyorum. Düşünmek istiyorum. İnanmak istiyorum. Yağmur sana karışıyor, bulutlar seni bana getiriyor. Buna inanıyorum ve seviniyorum. Ve hüzünleniyorum seni ancak bu şekilde hissedebildiğim için. Hiçbir zaman tam olarak yanımızda olmadın, bunu artık kendime itiraf edebiliyorum. Seni hiçbir zaman gerçekten kabul etmedim. Bunu da itiraf edebiliyorum artık kendime.
...
 Öldüğünde gerçekten üzülüp üzülmediğimi bile hatırlamıyorum. O günler bomboş sanki benim için... Hissiz ve sessiz. Ama ne bekliyordun ki!! Seçimlerinin bedelini bana ödetirken. Gidişinin ardından lanetler ettirip, pişmanlık duymama neden olurken. Ne bekliyordun? Nasıl hissetmeliydim ardından? Tüm bu olanlara rağmen senden nefret bile edemiyorken ben, gözyaşı döktüğüm gündür bu gün hala.
Ölüm herkes için acı... Her zaman taze kalan bir acı. Kişi ancak kendi başına geldiğinde hissediyormuş gerçekten bu acıyı, o zaman yanıyormuş yüreği, o zaman biliyor yoklukla başa çıkmaya çalışmanın ne denli zor olduğunu.
...
Seni bırakabilsem belki. Bu kadar acı çekmem artık. Bu kadar acı... Bu kadar umutsuzluk... Yetmez mi bana? Bu kadar boşluk fazla değil mi bu ruha? Açtığın boşluklara ne doldurabilirim, yüreğimde? Yerine ne koyabilirim senin?
....
Dolduracak mısın bu boşluğu günü geldiğinde baba?
Yaşıyacak mıyım seni, olması gerektiği gibi?


Buse Karaayak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder